Safra kesesi karaciğerin hemen orta altında bulunur.Görevi karaciğerin yaptığı safrayı depolamak,daha konsantre hale getirmek ve yemek yerken bu safrayı sindirime yardımcı olmak amacıyla 12 parmak barsağı(duodenum)na göndermektir. Safra, özellikle yemekte aldığımız yağların sindirilmesi için gereklidir. Yağlar, pankreas bezinden salgılanan lipaz adı verilen bir salgı ile sindirilirken safra da bu işleme yardımcı olur. Safranın buradaki görevi yağları daha kolay sindirilebilir hale getirmektir. Safranın içeriğinde su,safra tuzları(safra asitleri),kolesterol,fosfolipitler(lesitin) ,safra pigmentleri denilen safranın rengini veren maddeler(bilirubin ve biliverdin) ve elektrolitler bulunur. Normal koşullarda safranın,kolesterol, safra asidi ve fosfolipid içeriği genel olarak belli bir oran dahilinde bulunur. Bu oranın bozulması sonucu kolesterol çöker ve safra kesesinde taşların oluşması başlar. Karaciğer hücreleri(hepatosit) tarafından yapılan safra ,safra kanalikülleri ve daha büyük safra kanallarına atılarak safra kesesi içerisine gönderilir. Burada depo edilir. Yemek esnasında kasılarak safrayı barsağa gönderir. Özellikle ilk 1 saat içerisinde safra kesesi kasılı vaziyette kalarak içindekilerin safranın ⅔ ünü 12 parmak barsağına döker.Günde 800-1200 ml. safra yapılır.
Safra kesesi taşı toplumun % 10-20 sinde ortaya çıkar. Kadınlarda erkeklere göre 2-3 kat daha fazla oranında görülür.
Safra Kesesi Taşlarının Meydana Gelme Sebepleri Nelerdir;
- Kolesterolden zengin beslenme
 - Aşırı yağlı gıdalarla beslenme
 - Aşırı eritrosit yıkımına yol açan hematolojik durumlar( kalıtsal anemiler,dalak büyüklükleri)
 - Siroz
 - Safra kesesinin daha az kasıldığı hareket bozuklukları
 - Fazla sayıda hamile kalmış olmak
 - Obezite
 - Çeşitli ilaçlar
 - Safra kesesinin kronik enfeksiyonları
 
Safra Kesesinde Taşın Bulunması Halinde Hangi Şikayetler Ortaya Çıkar?
Safra kesesinde taşın varlığı kişide herhangi bir şikayete neden olmayabilir. Başka bir nedenle yapılan tetkikler sırasında tesadüfen fark edilirler. Özellikle obezler, çok sayıda hamilelik geçiren 40 yaşından büyük kadınlar,ailesel hematolojik bir hastalığı olan genç bireyler safra kesesi taşı açısından daha dikkatli bir şekilde değerlendirilmeli ve takip edilmelidir. Safra kesesi taşı olan bazı kişilerde belirgin bir özelliği olmayan ,belli belirsiz karın ağrıları,mide ve karında şişkinlik,aşırı gaz ,aşırı geğirme,sırta vuran şüpheli ağrılar bulunabilir.Bu şikayetler ağır yağlı yemeklerden sonra daha belirgin hale gelebilir.Safra kesesinde özellikle küçük taşları olan kişilerde,bu taşlar zaman zaman safra kesesinden ana safra kanallarına düşerken aynen böbrek taşı düşürürken olduğu gibi kolik tarzında(şiddetlenip zayıflayan tekrar şiddetlenen) şiddetli, birkaç saat(1-5 saat ) devam edebilen ağrılar olabilir. Bu ağrılar, özellikle karnın sağ üst kadranında kaburgaların hemen altındaki bölgede hissedilir. Ağrı,taş ana safra kanalında 12 parmak barsağına düştükten sonra geçer.Zaman zaman benzer şekilde şikayetler ortaya çıkabilir.Bu şekildeki şikayetlere biliyer kolik denir. Safra kesesinde bulunan taşlar kronik(hafif şiddetli uzun süre devam eden) bir inflamasyona(iltihaba) neden olabilirler. Ya da safra kesesindeki kronik bir enfeksiyon kesede taş oluşmasına neden olabilir. Bu kişilerde sağ böğürde, sırta ve/veya omuza vuran ağrılar,karın sağ üst kadranında kaburgaların altındaki bölgede hafif şiddette ağrı,geğirme,aşırı gaz ve midede şişkinlik,bulantı şeklinde şikayetler olabilir. Bu tabloya kronik taşlı kolesistit tablosu denir. Bu şekildeki şikayetler bazen safra kesesinde taş olmadan da olabilir.. O zaman bu tablonun adı kronik taşsız kolesistit olur. Safra kesesinde taş varlığı bilinirken bunun üzerine ani(akut) gelişen bir enfeksiyon tablosu ortaya çıkabilir. Karın sağ üst kadranda kaburgaların hemen altında oldukça şiddetli bir ağrı olur. O bölgeye elle hafif bastırılırsa bile ağrı şiddeti nedeniyle o bölge adalesi hemen kasılarak taş gibi sertleşir. Ağrı nedeniyle derin nefes alınmaz. Çünkü derin nefes almak ağrıyı belirgin şekilde artırır. Ateş 38.5 derecenin üzerine çıkar. Bulantı ve kusma ortaya çıkabilir. Tedavi edilmezse ateş 39-40 dereceye kadar çıkabilir. Üşüme ve titreme olmaya başlar. Bunun sebebi safra kesesinin tamamen iltihap dolarak kese duvar bütünlüğünün bozulması ve safra kesesinin delinmesine kadar giden bir klinik tablonun ortaya çıkmasıdır. Bu durum hayatı tehdit eden ciddi bir hastalığın geliştiğini düşündürür.
Safra Kesesinde Taş Olduğu Hangi Tetkikler Yapılarak Anlaşılır?
Safra kesesindeki taş belirti vermeye başlamışsa sadece hikaye alınarak ve muayene yapılarak bile kabaca anlasilir.En kolay ve en basit anlaşılma üst karın Ultrasonografisi yapılarak olur. Ultrasonografi radyasyona neden olmaması,ucuz olması ve kolay bulunması nedeniyle çok kullanılan bir tanı yöntemidir. Safra kesesi taşları tanısı için altın standarttır. Safra kesesinin, safrayla dolu olan içi siyah renkli olarak görünürken taş ya da taşlar beyaz renkli olarak görünür. Ayrıca taşın arkasında kalan bölümde ise akustik gölgelenme denilen bir dalgalanma olur. Bu durum taşların ultrasonografi dalgalarını yansıtması sonucu olur. Ultrasonografi ile safra kesesi taşlarının tanı konulması oranı % 95-98 civarındadır. Batın bilgisayarlı tomografide safra kesesi taşlarının tespit edilebilmesi %70-90 oranında mümkün olmaktadır.Ayrıca magnetik rezonans görüntüleme yapılarak ta safra kesesi taşı tanısı konulabilir. MRCP(MR kolesistopankreatografi) yapıldığı zaman safra kesesi ve ana safra yollarında taş olup olmadığı %98 oranında gösterilir. Özellikle taşlar ana safra kanalının 12 parmak barsağına açıldığı yerde ise MRCP yapılarak tanı konulabilir.Eğer akut kolesistit denilen safra kesesinin iltihaplanması tablosu yoksa kan tetkiklerinde herhangi bir bulgu olmaz. Ama bu tablo varsa enfeksiyona ait bulgular ön plana çıkar. Lökosit değerleri yükselir. C-reaktif protein değeri yükselir. Karaciğer fonksiyon testlerinde(AST,ALT,GGT gibi) yükselmeler görülebilir.
   
Safra Kesesi Taşları Nasıl Tedavi Edilir?
Herhangi bir şikayete neden olmayan ya da tesadüfen bulunan safra kesesi taşlarının tedavi edilmesine gerek yoktur. Genel olarak safra kesesinde bulunan 15-20 mm büyüklüğündeki birkaç taş(1-3 taş) herhangi bir tedaviyi gerektirmez. Ancak şunu da bilmek gerekir ki bu şekildeki hiçbir şikayete neden olmayan taşlar ilerleyen yıllarda her yıl geçtikçe % 1-2 oranında şikayetler yapmaya başlayabilir. Yani 5 yıl sonra bu şekilde hiçbir belirti vermeyen taşlar % 5-10 oranında şikayetler oluşur ve tedavi edilmeleri gerekir. On yıl sonra bu oran % 10-20 ye çıkar. Belirgin şikayetlere neden olan taşlar ameliyat edilerek tedavi edilirler. Sadece taşların alınması biçiminde bir ameliyat türü yoktur.. Safra kesesinin tamamı içerisindeki taşlarla birlikte çıkarılır. Bu ameliyat laparoskopi kolesistektomi denilen şekilde yapılır. Bu ameliyat türünde karın içerisine gönderilen özel aletler yardımıyla safra kesesi karaciğere yapıştığı yerden ayrılarak çıkarılır. Bu özel aletler karın duvarına yapılan 0.5-1 cm. uzunluğundaki 3 ya da 4 kesiden karın içerisine gönderilir. Eskiden karın duvarına daha büyük kesiler yapılarak gerçekleştirilen ve açık kolesistektomi denilen ameliyat türü artık hemen hemen hiç yapılmamaktadır. Laparoskopik kolesistektomi ameliyatından sonra aynı gün hastaneden çıkmak mümkün olabilmekte ise de genel olarak 1 gece hastanede kalmak gerekmektedir. Ameliyattan 2-4 saat sonra ağızdan beslenmeye başlanır.Kısa süre de işe dönmek mümkündür. Safra kesesinde 3 cm büyüklüğünde bir taşın ya da çok sayıda taşların bulunması halinde, hiçbir şikayet olmasa bile ameliyat tavsiye edilmektedir. Bunun sebebi bu kişilerde safra kesesi kanseri ihtimalinin artmış olmasıdır. Safra kesesi kanserlerinde çok büyük oranda safra kesesi taşları da birlikte bulunmaktadır .Kanserin gelişmesinde büyük ve çok sayıdaki taşların etkisi olduğu düşünülmektedir. Safra kesesi kanserleri eğer erken tespit edilemezlerse ve erken tedavi yapılmazsa maalesef oldukça agresif(saldırgan) seyretmektedir. Geç kalınmış safra kesesi kanseri vakalarında ameliyata rağmen beklenen yaşam süreleri çok fazla olamamaktadır.
Safra kesesinde çamurun varlığı halinde bunların ortadan kaldırılması için safra tuzları (ursodeoksikolik asit ya da kenodeoksikolik asit) verilebilmektedir. Ameliyat olmasında tıbbi sebepler nedeniyle yüksek risk olan kişilerde eğer kesede ki taş belirgin şikayetlere neden oluyorsa yine ursodeoksikolik asit kullanılabilir. Taşlar eriyebilmektedir. Ancak daha sonra eriyen taşların yerine yeni taşlar ortaya çıkabilmektedir.
Safra Kesesi Ameliyatla Alındıktan Sonra Neler Olmaktadır?
Safra kesesi ameliyatlarından sonra genellikle 4-6 haftaya kadar devam edebilen aynı ameliyat öncesinde olduğu gibi ağır yemeklerden sonra şişkinlik,hazımsızlık,aşırı gaz ve geğirme şikayetleri olabilir. Ancak bunlar geçicidir. En geç 6-8 hafta sonra tamamen normale döner. Bu süre esnasında aşırı yağlı,kızartma türü yiyecekler ve yumurtalı gıdalardan uzak durmak gerekir. Safra kesesinin yokluğu daha sonraki hayatı olumsuz etkilemez. Normal hayata devam etmek mümkün olur. Laparoskopik kolesistektomi ameliyatı genel cerrahi kliniklerinde akut apandisit ameliyatlarından sonra en çok yapılan ameliyattır. Ameliyata bağlı meydana gelebilecek komplikasyon(istenmeyen durum) oranı son derece düşüktür.
 
Yorum ekleyin