Sindirim sistemimizin yemek borusu,mide,12 parmak barsağı ve ince barsaktan sonraki kısmı kalın barsak ve rektumdur. Bundan sonra da makat(anüs) vardır.Kalın barsak, ince barsaktan sindirilmiş olarak gelen gıda artıklarının içerisindeki suyu emerek onu daha katı hale getirir. Bu atıklar rektumda depo edilir. Sonrada anüs yoluyla büyük tuvalet(gaita) olarak atılır.Kalın barsak ve rektum içi boş boru şeklinde bir yapıya sahiptir.Kalın barsak karın sağ alt bölgeden başlar.Başlangıç bölümü ince barsakla birleştiği yerdir.Burası tüm kalın barsağın en geniş bölümüdür.Bu bölgeye çekum denir.Apandiks te buraya açılır.Çekumdan yukarıya doğru,karaciğerin altına kadar uzanan kısma çıkan(asendan)kolon denir. Burdan midenin hemen altından sola dalağa kadar yatay olarak devam eder.Bu bölüme transvers kolon ,burdan karnın sol tarafından aşağıya uzanan bölümü inen(desenden)kolon,devamı S harfi şeklinde olduğu için sigmoid kolon adını alır.Sonra rektum adını alarak anüste sonlanır. Toplam uzunluğu 1.5 metre kadardır. Rektum son 15 cm.lik kısımdır. Duvarı içten dışarıya doğru mukoza,submukaza,adale,subseroza ve seroza olmak üzere 5 ayrı tabaka oluşturacak şekildedir.Kalın barsak ve rektumda iç yüzeylerini döşeyen mukoza denilen bölümünden başlayan kanser gelişebilir. Bu iki bölgedeki kanserler genel olarak aynı davranışı gösterdikleri için kolorektal kanserler olarak isimlendirilirler.Kanser, mukus salgısı yapan mukozadaki bir hücrenin anormal özellik göstererek değişmesiyle başlar.Normal bir hücre oluştuktan sonra bölünür,büyür ,belli bir süre fonksiyonu her ne ise onu yerine getirir ve ölür.Kanser hücresi anormal bir hızda bölünerek çoğalır. Ölmesi gerektiği zaman ölmez ve bulunduğu yerde çoğalmaya devam eder. Zamanla normal hücrelerin yerini tamamen alır ve orada bir kitle yapar. Kolorektal kanserlerin %95 kadarki büyük çoğunluğu adenokanser denilen kanser türüdür. Bunlar barsak duvarında , barsak boşluğu( lümeni) içerisine doğru büyüyen, aslında kanser olmayan polip denilen yapılardan gelişirler.Polipler barsak duvarında saplı ya da sapsız olarak gelişirler .Uzun zaman sonra kansere dönüşürler. Poliplerde başlayan kanser daha sonra barsak duvarının tamamını tutar ve barsak dışına ,etraftaki lenf bezlerine ve daha uzaktaki organlara gidebilir(metastaz yapar). Her polip kansere dönüşmez.Eğer 1 cm.den daha büyükse ve 3 den daha çok sayı da ise o zaman kansere dönüşme ihtimali artar.
   Kolorektal kanserler hangi sıklıkta görülür?
 Dünya Sağlık Teşkilatı 2020 yılı verilerine göre kolorektal kanserler, erkeklerde akciğer kanseri ve prostat kanserinden sonra 3. sıklıkta görülür.Tüm kanserler içerisinde görülme oranı %10.6 dır. Kadınlarda ise meme kanseri ve tiroid kanserlerinden sonra 3.sıradadır. Tüm kanserlerin %9.4 üdür.Sosyo- ekonomik gelişmiş ülkelerde daha yüksek oranda görülür.Kolorektal kanser görülme sıklığı bazı ülkelerde 1990 yılından itibaren azalmaya başlamıştır. 50 yaşının üzerindeki bireylerde azalma devam ederken 50 yaşının altındaki bireylerde artış görülmektedir.Bütün vakaların %90 nı 50 yaşın üzerindedir.Tüm dünyada 1.931.590 yeni kolorektal kanserli hasta vardir. Ülkemizde ise 21.191 yeni tespit edilmiş kolorektal kanser vardır.Tüm yeni tespit edilen kanserlerin %9.1 idir.Yeni tespit edilen kanser olarak erkeklerde akciğer kanseri ve prostat kanserinden sonra 3. sırada(11.989 vaka) kolorektal kanserler görülmektedir.Tüm yeni kanserlerin %9 udur.Kadınlarda meme kanseri ve tiroid kanserinden sonra 3. sıradadır(9202 vaka).Kadınlardaki yeni kanserlerin % 9.1 idir.
 Kolorektal kanserlerin nedenleri nelerdir?
 Kolorektal kanserler, hücre DNA sında herhangi bir nedenle mutasyon denilen değişiklikler meydana gelmesine bağlı olarak gelişirler. Bu DNA daki değişiklikler ya anne- babadan genetik geçiş yoluyla alınır . Ya da herhangi bir dış faktöre bağlı olarak hayatın herhangi bir döneminde gelişebilir.Kesin olarak neden şudur demek mümkün değildir. Hayatın herhangi bir döneminde kolorektal kanser gelişebilmesi için bazı risk faktörleri vardır.Bu risk faktörlerinin varlığı mutlaka kanser gelişecek demek değildir. Ancak bunlarda kanser gelişmesi ihtimali ,risk faktörlerini taşımayan bireylere göre daha fazladır.
 Kolorektal kanserlerdeki risk faktörleri nelerdir?
 Adenomatöz polipler;kansere dönüşme ihtimali olan poliplerdir.Prekanseröz lezyonlardır.Yani uzun bir zamandan sonra kansere dönebilirler. Ancak hepsi mutlaka kansere dönüşecek demek değildir.genellikle 1 cm den daha büyük olanlar kansere dönerler.
 Displazi;cıkarılan polipte ya da mukoza da patolojik inceleme de displazik değişiklikler varsa bu bölge ilerde kansere dönebilir.displazi prekanseröz bir lezyondur.
 Beslenme alışkanlıkları;az lifli,fazla yağlı ve karbonhidratlı beslenme alışkanlıkları kanser ihtimalini artırır.Aşırı kızarmış veya mangalda yüksek ateşte pişirilmiş etle beslenmek,işlenmiş sucuk,salam gibi gıdalardan bolca tüketmek kanser ihtimalini artırabilir.
 Familial adenomatosis ve herediter non polipozis kolorektal kanser gibi ailesel geçen bazı sendromları;kolorektal kanser ihtimalini artırır. Bu kişilerde kanser daha genç yaşlarda ortaya cıkar.
 Ülseratif kolit ve rejional enterit gibi barsaktaki uzun süreli(kronik) ( iltihabi) hastalıklar;Uzun süreden beri devam eden bu gibi hastalıklarda kanser gelişebilir.
 Sigara ve Alkol kullanmak;kanser ihtimalini artırır.
 Obez(şişman )olmak ya da kilo fazlalığı bulunmak;kanser ihtimalini artırmaktadır.
 İleri yaşta olmak;yaş ilerledikce kolorektal kanser ihtimali artar.Özelikle 50 yaşından sonra risk çoğalır. 60-65 yaşında maksimum hale gelir.
 Ailede kolorektal kanser hikayesi olmak;anne,baba ve kardeşlerden birinde kanserin varlığı kolorektal kanser riskini en az 2 kat artırmaktadır.Ailede 2 kişiden daha çok bireyde kanser varsa ihtimal daha da artmaktadır.
 Fiziksel aktivitenin az olması;her gün düzenli yapılan fizik aktivite ve yürüyüşlerin kolorektal kanser gelişimini önlediği bildirilmektedir. Her gün 30-45 dakika yürüyüş tavsiye edilmektedir.
 Kanser nedeniyle radyoterapi görmüş olmak;herhangi bir nedenle karın bölgesine,ya da prostat kanseri nedeniyle perine bölgesine ışın tedavisi uygulanması kanser ihtimalini artırmaktadır
 Şeker hastası olmak;kolorektal kanser gelişmesi ihtimalini artırmaktadır.
 Kolorektal kanserlerde belirtiler nelerdir?
 Belirtiler kanserin yerine, büyüklüğüne ve yaygınlığına göre değişiklik gösterir. Erken dönemlerde sadece polipte küçük bir kanser var ise hiç bir belirti vermeyebilir.Karında rahatsızlık hissi,gaz ve ağrı olabilir.Barsak hareketliliğinde değişiklikler olur. Bazen ishal, bazen kabızlık ortaya çıkabilir. Gaitanın çapında değişiklik olur. Her zamankine göre daha ince şekilde büyük tuvalet yapılabilir.Barsak içerisinde oluşan kanamanın karışması nedeniyle büyük tuvaletin rengi vişne çürüğü rengine dönebilir.Bazen büyük tuvaletten kırmızı renkli kanama olabilir.Kanamaya bağlı olarak kan değerleri aşağıya düşer,anemi gelişebilir.Buna bağlı olarak solukluk,halsizlik ve çabuk yorulma ortaya çıkar.Nedeni bilinmeyen kilo kaybı görülebilir.Tümör barsak geçişini tıkamaya başlayınca karında şişkinlik,bulantı ve kusma ortaya çıkar.Makattan gaz ya da büyük tuvalet yapılamaz hale gelir.Acil bir durumdur.
  Kolorektal kanserli hastalarda tanı nasıl konur?
 Erken dönemlerde belirgin bir şikayet oluşturmadığı için tanı konulduğunda hastalık daha ileri bir evde de yakalanmış olabilir.Genel cerrah ya da gastroenterolog tarafından hasta muayene edilirken detaylı bir hikaye alınır ve fizik muayene yapılır. Bu esnada makattan mutlaka rektal tuşe denilen, rektumun içinde herhangi bir ele gelen kitlenin olup olmadığını araştırmak için eldiven giyilmiş olarak parmak içeri sokularak işlem yapılır. Muayene esnasında herhangi bir bulgu olmasa da az ya da orta riskli olan kişilere tarama amaçlı tetkikler yapılmalıdır.Bunların ilk planda yapılması gerekenleri hemogram bakılması ve gaita da gizli kan bakılmasıdır. Ayrıca CEA (karsinoembriyonik antijen) ve karaciğer ve böbrek fonksiyon testlerine bakılmalıdır.CEA kolorektal kanserli hastalarda kanserli hücrelerin yaptığı protein yapısında bir tümör belirtecidir. Her kanserli hasta da yüksek olmayacağı gibi bazen sağlıklı kişilerde başka nedenlere bağlı olarakta yüksek bulunabilir.Yani yüksek çıkması mutlaka kanser var demek değildir.Daha çok kolorektal kanser nedeniyle tedavi sonrası normale gelen CEA değerleri kanserin tekrarlama durumlarında yeniden yükselir. O nedenle takibi önemlidir.Hiçbir hastalık belirtisi olmayan kişilerde , hafif ya da orta riskler varsa 45 yaşından sonra tarama amacıyla kolonoskopi denilen ve ucunda kamera ve ışığın bulunduğu adına kolonoskop denilen aletle tüm kalın barsakların içi incelenir.Bu işlem hafif sedasyon altında yapılabilen bir işlemdir.Kesin tanıyı koymak için gereklidir.Hatta işlem sırasında şüpheli yerlerden kolonoskop içinden gönderilen özel aletlerle biopsi denilen küçük parçalar alınır. Bu parçalar patologlar tarafında mikroskop altında incelenerek kanserin olup olmadığı kesinleştirilir.Yine kolonoskopi esnasında varsa küçük polipler çıkarılabilir. Bu incelemelerde kanser tespit edilirse hastalığın ne kadar yayıldığını anlamak için bilgisayarlı tomografi(BT),magnetik rezonans(MR) incelemesi ve /veya pozitron emisyon tomografisi(PET) yapılır. Hastalığın yaygınlık derecesine göre tedavi planlanarak uygulanır.Birinci derece yakınlarında genç yaşlarda kanser bulunan kişiler, daha erken yaşlarda kolonoskopik muayene olmalıdırlar.
    Kolorektal kanserlerde evreleme nasıldır?
 Kanser evrelemesi hastalığın yayılma derecesine göre yapılır.
 Evre 0;kolorektal kanser barsağın en içteki mukoza da hücreler arasında çok az olarak vardır. Bu evreye karsinoma in situ evresi de denir.
 Evre1;kanser barsak duvarının en içteki tabakası mukozadadır. Duvarı geçmemiştir. Lenf nodüllerine yayılmamıştır.
 Evre2;kanser barsak duvarının tamamını tutmuştur ancak etraf dokulara ve lenf nodüllerine geçmemiştir.
 Evre3;kanser barsak duvarında ve etraftaki lenf nodüllerine geçmiştir.
 Evre 4; kanser uzak organlara (karaciğer,akciğer,kemik ,beyin gibi) yayılmıştır
  Kolorektal kanserlerde tedavi nasıl yapılır?
 Hastalığın derecesine göre tedavi planı değişmektedir. En erken vakalarda evre 0 veya 1 olan vakalarda endoskopik tedavi tercih edilir.Kolonoskop yardımıyla ve özel aletlerle kanserin başladığı polip ya da bölge mukozal ya da submukozal rezeksiyon yapılarak çıkarılır.Bu hastalar aralıklı yapılan kolonoskopik muayenelerle yakın takip edilmelidirler.Evre 1,2 yada 3 de genel olarak cerrahi tedavi seçeneği ön plandadır. Ayrıca kemoterapi,radyoterapi,akıllı ilaçlarla tedavi ve immünoterapi gibi tedaviler cerrahi tedaviyle birlikte kullanılırlar.Hastalık ileri evrede ise evre 3 ya da 4 de kemoterapi,radyoterapi,akıllı ilaç tedavisi ve immünoterapi tek başlarına,birbirleriyle birlikte ya da cerrahi tedaviyle birlikte kullanılabilirler.Cerrahi tedavi açık cerrahi şeklinde ya da minimal invaziv(laparoskopik) cerrahi şeklinde uygulanır. Son dönemlerde yaygın olarak karın duvarına yapılan küçük deliklerden karın içine sokulan özel aletlerle laparoskopik olarak yapılmaktadır.Bizde bu yöntemi tercih etmekteyiz.Robotik olarakta barsak kanseri ameliyatı yapılabilmektedir.
 
Yorum ekleyin